Tek kişinin açlık sınırını düşündüğümüz zaman hemen sayısal veriler bizi bulur ve 940 YTL gibi bir miktar gözümüzün önüne gelir. Bu miktarın hemen her yıl katlanarak arttığını da ayrıca belirtmeye gerek yok, birçok kişi bunun farkındadır. Bu kadarlık bir parayla aklımıza gelen bütün harcamalardan sadece, sağlıklı beslenme kısmını alalım ve düşünmeye başlayalım. Bu sınırda beslenme gibi önemli bir ihtiyacı karşılayabilmek için neler yapılabilir? Üstelik, küresel ısınma yüzünden yavaş yavaş başlayan kuraklık yaşanırken. İşte tam da bu noktada, aklımıza gıda bankaları -ufak bir çözüm olsa bile- gelebilir ve böylece bu yazının konusu belirlenmiş olur.
1) Gıda Bankacılığı fikri malesef benim değil, John van Hengel’in. Kendisi 1967 ‘de pek küçük olan bu organizasyonu Arizona’da kurmayı akıl etmiştir. Hengel, ancak yaşlı teyzelerde olabilen bir meraka sahip bir insandı. Bu merakını bakkallardaki stoklar üzerinde kullanmayı düşündü. Stoklardaki ürünler arasında yırtık pakete sahip olanlar ve son kullanma tarihi geçenler, doğrusu onu cezp ediyordu. 1965 yılında gönüllü olarak katıldığı St. Vincent de Paul derneği için gereken gıdayı bu yolla karşılamayı düşündü ve sanırım bunu başardı. St. Mary’s bankası faaliyete geçti. (Bu arada 39 yıl sonra Türkiye’de ilki Diyarbakır’da açıldı.)
2) Levent Gençyürek’e göre, gıda bankası, üretici, satıcı veya hizmet sunanların elinde bulunan ancak son kullanım tarihinin yaklaşması, paketleme hatası, üretim, ihracat veya ihtiyaç fazlası gibi nedenlerle bunlar açısından değerini kaybeden ve çöpe gitme ihtimali bulunan malların ihtiyaç sahibi olanlara ulaştırılmasını amaçlayan bir sistemdir. Bu arada ülkemizde bu konuda vergisel teşvikler uygulanmaktadır.
3) Gıda Bankacılığı günümüzde ABD’de 50 eyaletlik bir bölgede 200’den fazla banka ve yaklaşık 50.000 yöresel açlıkla mücadele kuruluşu ile American’s Second Harvest olarak adlandırılan organizasyon içerisinde faaliyette bulunmaktadır.
4) Ülkemizde yaşanmakta olan açlık konusunda Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’ne kulak verebiliriz. “Herkese Yiyecek Var, Hükümet Paylaştıramıyor” başlıklı haberden,
Türkiye’de herkesin yeterli beslenmesine yetecek yiyecek var ama, nüfusun bir bölümü gıdaya fazlasıyla ulaşabilirken bir bölümü de yetersiz besleniyor,
cümlesini aktarmak yerinde olacaktır.
Emre KOZAN ® sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.