Rivayete göre, yüz yıllar önce Çin’de, çok güzel danseden bir cariye için altından yapılmış lotus çiçeği biçiminde bir platform hazırlanmış. Cariye, platformun üzerinde, mücevherler içinde, küçücük ayaklarıyla bir güzel dansetmiş. İzleyenler adeta büyülenmiş. Böylece yeni bir güzellik ölçütü Çinli erkek kafalarında öylece yer edinmiş: Küçük Ayaklar. Mümkünse 7-8 cm.
Rivayet ne kadar gerçek bilinmez ama Çinli kadınların küçücük ayaklara sahip olmak için çektikleri bin yıllık eziyet bir gerçek. Ayak bağlama geleneğinde yöntem kısaca şöyle: Kız çocuk 5-6 yaşına geldiğinde ayakları , önce çeşitli bitkilerin kaynatılmasıyla elde edilen bir suyla iyice ovulur, yumuşatılır. Sonra baş parmak dışındaki parmaklar, ayağın iyice altına gelecek şekilde bükülür. Parmaklar bükülü haldeyken ayak uzun sargılarla iyice sarılır. İki günde bir ayaklar çözülür, temizlenir ve tekrar sarılır. Bu işlem parmaklar kırılana, ayağın altıyla birleşene kadar sürdürülür. Yani küçük kız 2-3 yıl doğru dürüst yürüyemez (Hoş işlem bittikten sonra da altın lotuslarıyla şöyle gönlünce yürüyemeyecektir.). Bu işlemleri kızın annesi yapar. Gözünün önünde küçük kızı dayanılmaz ağrılar çekse de. Bazen yanlış sargılamalarda ya da ayağın mikrop kapması durumunda ölüm tehlikesi olsa da. Çünkü kendine de aynısını annesi yapmıştır. Ve ancak acı, insanı erdemli kılar. Bu kadar kadın içinde hiç mi aklı başında biri çıkmamış da “Bu da neyin nesi böyle? Yaptığınız insanlığa sığar mı?” dememiş mi acaba? Belki demiştir, ama içinden. Çünkü küçük ayaklı olmak, kadınlar için evlenebilmenin, sosyal yaşamda bir yer edinebilmenin tek yoluymuş. Üstelik küçük ayak erotik bir unsur olarak kabul ediliyormuş. Ayakları bağlanmamış kızlar ancak hizmetçilik yapabilirmiş, evlense bile toplumda hoş görülmeyen insanlarla evlenebiliyormuş. Ayak bağlama geleneği 1600’lü yıllarda yasaklanmış. Ama geleneğin sürdürülmesine engel olunamamış. Bu kez 1912 yılında imparatorluğun yıkılmasıyla tekrar yasaklanmış. Yine de ayak bağlama 1950’lere kadar gizlice sürdürülmüş. Şimdilerde de ayakları bağlı Çinli kadınlara rastlanıyormuş. Sorulduğunda hepsi de çektikleri acılardan bahsetmeden edemiyorlar.
Emre KOZAN ® sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.