Kutsal kitaplar, yani bilginin kutsanması bugün yaşadığımız bilgi ve teknoloji devriminin habercisidir. Bilgi çağı Sümerler’in çivi yazısını icat etmesi ile başlamıştır.
Gılgamış Destanı, Yaratılış ve Tufan hikayeleri Sümerler’den günümüze ulaşmış 4,000 yıllık “hayatta kalma kılavuzları”dır. Bir küresel ısınma sonrası buzulların eriyip denizlerin yükselmesi ile Karadeniz çukurunun sularla dolması sonrasında bu yörede yaşayan insanların hayatta kalma savaşını anlatır Sümerler’in Tufan hikayesi. Tanrı Ea (Enki), tanrılar kurulunun kararına rağmen, Ut-Napiştim’i kurtarmak için düşüne girerek bir gemi yapmasını fısıldar ona. Ut-Napiştim, yaptığı geminin içine karısını, çocuklarını, işçilerini, hayvanlarını ve tohumlarını doldurur.
Tufan başladıktan yedi gün sonra fırtına kesilir. Ut-Napiştim, önce bir güvercin salıverir, güvercin geri gelir. Ertesi gün bir kırlangıç salıverir, o da geri gelir. Üçüncü gün bir karga salıverir, karga geri gelmeyince, gemisini durdurur ve gemisinin konduğu dağın doruğunda tanrılara bir kurban keser. Böylece Tanrılarla bir anlaşmaya (ahit) varmıştır Ut-Napiştim, vazifesini yapmasının karşılığında karısı ve kendisi için ölümsüzlük elde eder. Sonraları ölümsüzlüğün sırrını Kral Gılgamış’a da verir amma bir yılan Gılgamış’ın elinden kapar ölümsüzlük otunu.
Eski Ahit ve Kuran’daki Nuh tufanı, Lokman Hekim’in ölümsüzlük iksiri gibi tanıdık hikayelere de kaynaklık ediyor Sümer efsaneleri. Yani kitaplar vazifelerini yapıyorlar, bilgi kuşaktan kuşağa aktarılıyor.
Ve fakat küre yeniden ısınıyor. Bakalım bile bile, göre göre yeniden tufana tutulacak mıyız?
Emre KOZAN ® sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.