Gelmiş geçmiş en az politik hayvan Virginia WOOLF Leslie ve Julia Stephen’ın ikinci kızları, üçüncü çocukları olarak 25 Ocak 1882 tarihinde, İngiltere; Londra’da dünyaya gelen İngiliz Edebiyatı’nın kilometre taşlarından Virginia Woolf, gerek romanları, gerek eleştirmenliği, gerekse kişiliğiyle araştırma, eleştiri ve tartışmalara konu olmuş, dünya çapında en güçlü kalemlerden biri olarak kabul edilmiştir. Soylu bir aileden gelen Woolf, 59. yaş gününden iki ay sonra ardında dokuz roman, bir günlük ve onlarca hikaye bırakarak kendi isteğiyle hayata gözlerini yumdu.
Eşlerini kaybeden iki çocuklu Leslie Stephen (43) ve iki çocuklu ve hamile genç Julia Prinsep Duckworth (24), acılarının ve yaratılışlarının ortak oluşuyla aralarında doğan yakınlığı 26 Mart 1878 tarihinde evlilikle devam ettirdiler. Bu evlilikten doğan ilk çocuk Vanessa (1879) oldu. Bir sene sonra doğan Thoby’den sonra 1882 senesinde Virginia ve 1883 senesinde Adrian dünyaya geldi. 7 hizmetçinin çalıştığı 6 katlı bir evde yaşayan ailenin direği Leslie, her gün 8000 kelime yazarak Viktorya Dönemi İngiliz Edebiyatı’nın en güçlü eleştirmenlerinden biriydi.
Annesinin ilk evliliğinden olan George, Gerald ve Stella ve babasının ilk evliliğinden olan Minny ve Laura ile oldukça kalabalık bir aile olan Stephenler’in mutluluğu ne yazık ki kısa sürdü. Virginia henüz 13 yaşındayken, 1895 tarihinde hayatını kaybeden anne Julia, Stephen Ailesi’ni yasa boğdu. Babası, öz ve üvey kardeşleriyle kalakalan Virginia, bu sarsıntıyı babasının verdiği edebiyat dersleri sayesinde atlattı. Annesinin yazdığı tek kitap olan “Hasta Odaları İçin Notlar” da genç kıza bu konuda yardımcı oldu. Saygın bir adam olan baba Leslie’den edebiyata karşı dürüst olmasını ve kitabın her bir cümlesini sindire sindire okumasını öğrenen Virginia, hayatta en güvendiği insan (ve erkek) olan babasına ablası Vanessa ve diğer kardeşlerinden daha çok bağlıydı. Bu şiddetli sevgi, maalesef ölüm gibi acımasız gerçekle karşı karşıya geldi. 22 Şubat 1904 tarihinde babasını kaybeden 22 yaşındaki Virginia, hayatı boyunca defalarca tekrar eden derin ve sarsıcı bir depresyona girdi. Bu depresyon, gaipten gelen sesler ve intihara doğru yol aldı. Ablası Vanessa’nın desteğiyle kafasını toplayan genç kız, üvey abileri George ve Gerald’ın cinsel tacizine uğradığında dehşete düşmüş ve psikoloji uzmanlarının tahminlerince bu olay, firijit olmasında en etkili sebeplerden biri olmuş. 1907’de Clive Bell ile dünyaevine giren ablasından ayrılan Virginia, 1909 senesinde İngiliz yazar ve eleştirmen Lytton Strachey ile nişanlandı, ancak kısa bir süre sonra nişan bozuldu. Clive Bell ile flört etmeye başlayan Virginia, ablasının kalbini kırmış olsa da her zaman daha anlayışlı olan Vanessa’nın sonsuz sevgisi ve yardım elinden başka bir tepki görmedi.

1912 senesinin Şubat ayında abisi Thoby’nin yakın dostu Leonard Woolf’tan evlenme teklifi alan Virginia, aşık olmadığı, ancak derin bir sevgi ve saygıyla bağlı olduğu bu adamla aynı evde yaşama fikrine alışabilmek için tam 6 ay bekledi. 10 Ağustos 1912 tarihinde Virginia, Woolf Ailesi’ne resmen girdiğinde korktuğu başına gelmedi. Dahası, oturup kalkmasını, nerede ne konuşulacağını, kiminle ne muhabbeti yapacağını öğreten, kısacası kontrolü sağlayan Leonard Woolf, genç kadına karşı her zaman dürüst ve saygılı davrandı.
Cinsel anlamda birbirinden uzak olan ikilinin ilişkisi, 1800’lerde kimyası uymayan ancak birbirlerine gerekli olan iki edibin birarada yaşamasından ibaretti. 1913 senesinde Virginia, bir kez daha intihar girişiminde bulundu. 100 gram Barbital içen genç kadın, Leonard’ın doktor arkadaşı sayesinde kurtuldu.
Sene 1915 olduğunda Woolf, ilk romanı “The Voyage Out”u Duckworth’tan piyasaya çıkardı. Bu eser, dilimize “Dışa Yolculuk” olarak çevrildi. 1919 senesinde ikinci romanı “Night and Day”ı yine Duckworth’tan yayınladı. Bu eser, Türkçe’ye “Gece ve Gündüz” olarak çevrildi. 1921’de “Monday or Tuesday” adlı öykü kitabını yayınlayan Woolf’un 18 öyküden oluşan bu kitabı dilimize “Pazartesi ya da Salı” adıyla çevrildi. Kısa sürede basımı biten bu eserin içindeki ve Woolf’un yazdığı tüm öyküler, Timaş Yayınları’ndan çıkan “Virginia Woolf Bütün Öyküleri” adlı eserde toplandı.
1922 senesinde “Jacob’s Room”u Leonard ile birlikte kurdukları Hogarth Press adlı yayınevinden basan Virginia’nın bu eseri dilimize “Jacob’un Odası” olarak çevrildi. 1925 senesinde “Mrs Dalloway”i yayımlayan Virginia’nın bu romanı, eleştirmenler ve okurları tarafından en iyi eseri olarak kabul edildi.
Sene 1927 olduğunda “To the Lighthouse”yi (Türkçe’de “Deniz Feneri”) yayımlayan Woolf, yazar Vita Sackville-West ile özel bir ilişki yaşamaya başladı. Vita’nın gözüne güçlü, ancak korunmasız ve ürkek görünen Virginia, en büyük aşkı olarak tanımladığı bu ilişkideki iniş ve çıkışlar yüzünden defalarca hastalandı.
Vita ile Virginia’nın mektupları, Agora Kitaplığı tarafından basıldı. Ayrıca Virginia, 1928 senesinde bastığı “Orlando” adlı eserini Vita’ya ithaf etti. 1931 senesinde “The Waves”i (Türkçe’de “Dalgalar”) ve 1937 senesinde de “The Years”i (Türkçe’de “Yıllar”) yayımladı.
Eleştirmenlerin yaptığı olumlu ve olumsuz eleştirilerden fazlasıyla etkilenen Woolf, 1937 senesinde ruh halini derinden etkileyecek bir kayıp yaşadı. İspanya İç Savaşı’nda görevli olan yeğeni Julian Bell’i (29) kaybeden yazar, son olarak 1941 senesinde Türkçe’ye “Perde Arası” olarak çevrilen “Between the Acts”ı yayımladı. Sigmund Freud ile tanışma şerefine de eren Virginia Woolf, 28 Mart 1941 tarihinde ceplerine taş doldurarak evlerinin yakınındaki nehire girerek intihar etti. Woolf’un ‘Bir Köpeğin Biyografisi’ adıyla çıkan “Flush” adlı hikayesi, İletişim Yayınları tarafından basılan güncesi, makalelerinin toplandığı “Granit ve Gökkuşağı”, “Londra Manzaraları” ve bir kadın hareketi olan “Kendine Ait Bir Oda” da en az romanları kadar değerli yapıtlar arasında.

Yazar hakkında çıkan kitaplardan bahsetmek gerekirse, kuşkusuz en önemlisi 1996 senesinde hayatını kaybeden yeğeni Quentin Bell’in yazmış olduğu “Yaşamak Bir Rüyadır Uyanmak Öldürür” başlıklı biyografi kitabı. Ayrıca edebiyatımız için çok değerli bir isim olan Mina Urgan’ın yazmış olduğu eser ve
John Lehmann’ın kaleminden çıkan “Kendine Ait Bir Kadın” da en az Bell’in eseri kadar değerli.

Ek olarak; Kadının Toplumsal İşlevi (basımı yok), Görünmeyenin Yazarı Virginia Woolf (çocuklar için), Virginia Woolf’tan Yazarlık Dersleri (kurgu), Yeni Başlayanlar İçin Virginia Woolf (basımı yok).

Sinema uyarlamalarından bahasetmek gerekirse, 2002 çıkışlı “The Hours”, Woolf’un hayatının bir bölümünü anlatan oldukça başarılı bir uyarlama. Ayrıca romanlarından uyarlanan “Mrs Dalloway” ve “Orlando” da oldukça ses getirdi. Edward Albee’nin göndermesi için de bakınız “Who’s Afraid of Virginia Woolf?”.


Emre KOZAN ® sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir Cevap Yazın