Kopkoyu gizemli bakışlar, kulağa yumuşacık gelen fısıldar gibi bir ses tonu (hele Fransızca diksiyonu!), parlak gür saçlar, yaşama, aileye, dostlara,sanata ve estetiğe adanmışlık… Oleg Cassini (*) imzası taşıyan zarif giyim stili ve Tiffany’den “kiralanan” (*) görkemli mücevheriyle muhteşem bir First Lady’nin Beyaz Saray salonlarında 3 yıl boyunca, zarif ve ışıldayan salınışı. Evet evet, Jacqueline Bouvier Kennedy’den söz ediyorum. Amerika’nın 35. Başkanı John Kennedy’nin Beyaz Saraya taşıdığı, gelmiş geçmiş en muhteşem ve unutulmaz ‘First Lady’den. Ya mutluluklarını taçlandıran iki güzel çocuk, Caroline ve John JR? Beyaz Saray’ın Kennedy’lere at Camelot süreci, hem büyük mutlulukları hem de gizlenen hüzünler barındırmıştır içinde. Küçük John’un Babası Oval Ofis’te çalışırken masasının altına saklanışı kadar sevimli bir Beyaz Saray fotoğrafı var mıdır acaba? Bu gözyaşartıcı tablo, Dallas’ta ard arda duyulan silah sesleri ile karartılır. Takvim yaprakları 22 Kasım 1963 gününü gösterirken, Dallas caddelerinde ilerleyen konvoydaki üstü açık arabada ABD’nin karizmatik başkanı John Kennedy ve eşi Jackie ile Dallas Valisi Conally ve eşi vardır. Saat 12.30’a geldiğinde, konvoy Dealey Plaza’ya girer ve aynı anda da silah sesleri duyulur. http://www.youtube.com/watch?v=E7ao-TD-mu0
Bundan 47 yıl önce, 24 yaşındaki katil Lee Harvey Oswald tarafından gerçekleştirildiği öne sürülen Kennedy suikastı bugüne değin çok tartışılmış, çok araştırılmış (***) ama ABD’nin ‘güç odakları’ istemediği için perde arkası bir türlü aydınlığa kavuşturulamamıştır. Suikastın tetikçisi Lee Oswald olaydan iki gün sonra Dallas Emniyet Müdürlüğünde Jack Ruby tarafından öldürülmüş, suskunlukla geçen yılların ardından Ruby de hapishanede gizemli biçimde ölmüştür.
Kennedy suikastının tek ve en önemli görüntüsü rastlantı sonucu orada kamerayla bulunan manifaturacı Abraham Zapruder tarafından çekilmiştir. Devlet tarafından yıllarca el konulan, sonra da sahibini zengin eden bu görüntüler o meşum anı ve First Lady’nin eşi, çocuklarının babası ama ABD’nin de karizmatik başkanı Kennedy için nasıl çırpındığını ortaya koyuyor.
Başkanın beyni ard arda aldığı aldığı 3 kurşunla anında dağılmıştır. Trajedinin en sarsıcı görüntülerinden biri, Jackie’nin kocasının dağılan beyin parçalarını arabanın arkasına tırmanarak toplamaya çalışmasıdır.
ABD’nin ünlü anchorman’ı Walter Cronkite acı haberi Amerikan Ulusuna soğukkanlılıkla duyurur.
Beyaz Saraya tahsis edilen Air Force One uçağı sabah saatlerinde Dallas’a görkemli biçimde getirdiği başkanını, öğleden sonra bu kez sessizce almak üzere yeniden havaalanındadır. Ne yazık ki karizmatik başkan şimdi uçağa arkadan, kargo kapısından tabutunun içinde bindirilir. ABD bir kaç saatliğine bile olsa “başkansızlığa” dayanamaz, onun için Air Force One’da yapılır yeni başkan Lyndon Johnsonn için yemin töreni. Üstelik törenin az sayıdaki tanıklarından biri de, bir kaç saat önce üstü açık Lincoln’de kocasını suikaste kurban veren Jacqueline Kennedy’dir. Uçaktaki bu zamansız and içme törenini, yüzüne yapışıp kalmış olan dehşet ifadesiyle izlemektedir. Sabah saatlerinde giydiği pembe tayyörünü hala üstünden çıkartmamıştır. Israrlara rağmen, kan lekeli tayyörünü değiştirmeme gerekçesini çevresindekilere “Kocama, ABD Başkanına ne yaptıklarını görsünler istiyorum” diye anlatmıştır. Cenaze törenini de iki küçük çocuğu ile izler Jackie, hele küçük John JR’ın babasının tabutuna selam duruşu yürekleri paralar.\

Aradan geçen bunca yılda bu trajik suikast nasıl oldu da çözülemedi? Nasıl oldu da hemen o günlerde Amerikan Kongresinde kurdurulan Warren Komisyonu sonuca ulaşamadı? Ya yıllar sonra kurulan diğer komisyonun suikastle ilgili pek çok delilin zaman içinde yok edildiğine ilişkin raporu nasıl yenilip yutuldu? Acaba suikastin arkasında Fidel Castro yönetimindeki Küba mı vardı? Yoksa FBI ile CIA tarafından ortaklaşa gerçekleştirilenin suikastı İsrail güçleri MOSSAD aracılığı ile mi planlamıştı? Öyle ya, Başkan Kennedy İsrail’in silahlanmasına o yıllarda şiddetle karşı çıkıyordu. Aynı sert tutumu Castro yönetimindeki Küba’ya da göstermişti. FBI ve CIA’nın bu karanlık suikastin içinde yer aldığı kuşkusu ise o kadar belirgindi ki. Örneğin, başkanı öldüren 3 kurşunun “sözde suikast silahı” olarak ele geçirilen tüfekte sadece 6 saniye içinde ard arda namluya sürülemeyeceği teknik olarak kanıtlanmıştı. Demek ki o kurşunlar başkana tek kişi tarafından atılmamıştı, suikast organize bir işti.
Ya, sözde suikastçi Lee Oswald neden kendisine yöneltilen suçlamaları iki gün boyunca reddetti ve “ben sadece taşlanacak keçiyim” deyimini kullandı? Peki, Oswald’ı öldüren Jack Ruby? İtalyan mafyasının önde gelen isimlerinden biri değil miydi? Onu bu cinayete kimler yönlendirmişti? Neden ölümüne kadar geçen 5 yıllık sürede hiç konuşmadı?
Bunları kimse bilmiyor, ya da bilse de açıklamıyor. Bir başka doğrulanmamış bilgi ise, Jackie’nin yaşamında ilk ve son kez bu suikaste dair bildiklerini açıkladığı öne sürülen, ancak ölümünden 50 yıl sonra yayınlanmasını isediği iddia edilen röportaj.
Jackie hüzünle örülü bir yaşamın ardından Amerikan toplumunun hiç onaylamadığı evliliğiyle sonradan ismine eklenen “Onassis” soyadına karşın, şimdi ilk kocası ve çocuklarının babası John Kennedy’nin yanıbaşında, Arlington’da sonsuz uykusunu uyumakta… Toprağı bol olsun.
(*)Jackie’nin İtalyan asıllı modacısı… First Lady’nin Beyaz Saray dönemindeki tüm kıyafetlerinin tasarımcısı.
(**)Jackie, Beyaz Saray’daki galalarda, büyük bir alçakgönüllükle her zaman ünlü mücevher firması Tiffany’den ödünç aldığı mücevherleri kullanmıştır.
(*** Başkan Johnsonn tarafından, suikastı soruşturmak üzere yüksek hakim Earl Warren Başkanlığında 22 Kasım 1963’de kurdurulan, 1 yıl süreyle çalışan ancak somut bir sonuca ulaşamayan Soruşturma Komisyonu)


Emre KOZAN ® sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

Bir Cevap Yazın