İlk karikatür İngiltere’de ortaya çıkmıştır. Fakat kelimenin İtalyanca caricatura sözcüğünden türeme olduğunu ve mecazi anlamda abartmak, alay etmek anlamına geldiği bilinmektedir.
Yani karikatürcü ancak yeterince tanınmış kişilerle veya olaylarla alay edebilir. Bunun için, bir yüz karikatürü, tıpkı vücudu büyülten ya da daraltan panayır aynaları gibi, insanı biçimsizleştirir. Tıpkı karnaval maskeleri gibi bazı ayrıntıları da iyice abartır. Hayvanlarla bazı benzeyişler de insanları güldürebilir; zaten bu gözde politikacılarla alay etmek için sık sık kullanılan bir yöntemdir. Karikatür sadece davranışları değil, anlatılan sahneyi canlandırarak bizi güldüren ve biri ötekinin değişik biçiminden ibaret iki desen arasında neler olup bittiğini anlamamızı sağlayan, hayal gücümüzdür. Buna şaka, alay, latife veya nükte denilebilir.
Türkiye’de, İlk karikatür 1867’de İstanbul adlı dergide çıktı. Sonra Teoder Kasap’ın 1869’da yayımlanmaya başlayan Diyojen dergisi sayesinde karikatür bağımsız bir yayın ortamına kavuştu. Bu dergiyi başka dergiler izledi Teder kasap’ın çıkardığı hayal dergisinde 1877 yılında yayınlanan bu Karagöz-Hacivat karikatürü yüzünden yayıncı Teoder Kasap hapis cezası almıştır. Eli-ayağı zincirlenmiş Karagöz’e Hacivat şöyle yanıt verir; Nedir Bu hal Karagöz? Karagöz şöyle yanıt verir: Kanun dairesinde serbesti Hacivat.
II. Abdülhamit Meclisi kapatıp anayasayı rafa kaldırınca karikatür yayını da sona erdi. 1908’de İkinci meşrutiyet ilan edilince basın özgürlüğü ile birlikte karikatür de öne çıktı. Sedat Nuri, Svarselli, Rigopulos gibi karikatürcüler yetişti. Fakat dönemin en önemli karikatür sanatçısı Cemil Cem’dir. Yurtdışında bulunduğu sırada karikatürü öğrenmiş olan Cemil Cem, portre karikatürcülüğündeki ustalığını hem iktidarı, hem muhalefeti eleştiren siyasal karikatür çizimleri daha çok gerçek resimleri andırır. Mizah ise daha çok resimlerin altındaki yazılı anlatıma yükleniyordu. Sedat Semavi’nin Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra çıkarmaya başladığı Diken ve Güleryüz dergileri de bu sanatın Türkiye’de gelişip benimsenmesine yardımcı oldu. Türk karikatürünün üçüncü dönemi 1950’lerde başladı. Çok partili dönemin bu yıllarda canlılık kazanmasının bunda önemli rolü oldu. Yeni gazete ve dergilerin çıkması, yayınlarda Amerikan basının örnek alınması, Türk karikatürcülerine yeni çalışma alanları açtı. Karikatürcü sayısında hızlı bir artış görüldü. Turhan Selçuk, Ferruh Doğan, Nehar Tüblek, Ali Ulvi Ersoy, Semih Balcıoğlu, Altan Erbulak, Mustafa Eremektar (Mıstık) ve Oğuz Aral bu dönemde kişilik kazandılar. Onları Yalçın Çetin, Tonguç Yaşar, Tan Oral, Tekin Aral, Suat Yalaz, Bedri Koraman, Eflatun Nuri, Mustafa (Mim) Uykusuz gibi sanatçılar izledi. Bedri Koraman magazin karikatürleriyle ünlendi. Bu sanatçıların birçoğu yurt dışında katıldıkları uluslararası sergilerde ve yarışmalarda çeşitli ödüller kazandılar.
1970’li yıllarda, özellikle Gırgır dergisi çevresinde toplanan sanatçılar. Siyasal ortamdaki canlılığın ve televizyon yayınlarının sağladığı konu zenginliğinden de yararlanarak, tamamı çizgiden oluşan mizah dergileri yarattılar. Günümüzün ilk mizah dergisinden bugüne 1852-2008 yılları arasında yayımlanmış mizah dergileri.
Emre KOZAN ® sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.