Yenilenebilir eneji kaynaklarının hangisinin en iyi alternatif olabileceği çok yazılmıştır. Dünya geneline bakıldığı zaman herhangi bir alternatif enerji kaynağının açık ara öne çıktığını görememekle birlikte, ülkelere göre farklı yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygın kullanıldığını görüyoruz. Örneğin:
Brezilya’da şeker kamışından biyobenzin (etanol)
Almanya’da biyodizel
Portekiz’de dalga enerjisi
Danimarka’da rüzgar enerjisi
İzlanda ve Filipinler’de jeotermal enerji gibi
Son yıllarda bunlara eklenen bir diğer alternatif ise deniz ve okyanuslardaki akıntılardan yararlanılarak elektrik enerjisi üretilmesidir. Bu konuda projeleri olan pek çok ülke bulunmaktadır. Kuzey Atlantik’e deneme amaçlı yerleştirilecek 12 mt çaplı bu türbinlerin herbirinin yaklaşık bir megawat elektrik üretmesi beklenmektedir.\
EPRI mühendisleri, deniz akıntılarından elektrik üretim maliyetinin şu an bizim kw saat için ödemekte olduğumuz 0,09USD’nin yarısı kadar olacağını tahmin etmektedirler.
Bu konuda bir Avustralya’lı mucit Mick Perry de Aquanator adını verdiği bu okyanus akıntı jeneratörü ile adını duyurmayı başarmıştır.
Bir de ek olarak Portekiz’in okyanus dalgalarından elektrik ürettiği Pelamis Makinası’ndan bahsetmek gerekir. Dalga yılanı diye de anılan bu jeneratörün nasıl enerji ürettiğini anlatan güzel bir animasyon da bulunmaktadır. Iskoçya hükümeti bu Pelamis Makinalarından oluşan bir dalga enerjisi çiftliği için 4 milyon sterlin kaynak ayırmıştır.
Türkiye’de biyodizel üreten köylüler, yasal sebeplerden dolayı üretimi durdurmak zorunda kaldı. Devletimizin üstünden para kazanamadığı herhangi bir enerji kaynağına müsamahası yok maalesef.
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz küçümsenmeyecek bir dalga potansiyeline sahiptir. Ancak ülkemiz için daha da ilginç olanı, başka ülkelerin okyanus akıntılarını yakalamak için yerleşim merkezlerinden çok uzak noktalara türbinler yerleştirmeleri gerekirken, bizim İstanbul ve Çanakkale boğazlarımız, burnumuzun dibinde, bize inanılmaz birer akıntı potansiyeli sunmaktadırlar.
“türkiye’nin petrolü vergidir” diyen bir maliye bakanımız var arkadaşlar boşverin bunları. adamlar paraya ihtiyaç duyunca vergi çıkarıyorlar, rüzgarla, dalgayla işleri olmaz. ne uğraşacaklar.
vergi konusuna kıl oluyorum zaten. burası türkiye deyip geçemiyorum malesef. en son park vergisinden filan bahsetmeye başladılar. sokağa parkettiğimiz arabalardan vergi alacaklarmış dediler. bende dedimki zamanında belediye benden “park vergisi” diye bir vergi aldı, ona n’olmuş? park vergisi diye aldıkları şey şuydu, babadan kalma araziye daire karşılığı apartman yapılırken müteahhit dediki ya kapalı otopark yapmamız lazım ya asansör?! ortaklar asansör deyince, o zaman belediyeye park vergisi vermemiz lazım. ortaklarda paşa paşa vergi verdiler belediyeye.
elektrik faturasındaki vergiler, su vergisindeki vergiler (atık su vergisi, özel tüketim vergisi, emlak vergisi, taşıt vergisi, maaşlarımızdan kesilen vergiler, ot ve bok vergisi nereye gidiyor? işte bunlar türkiye’nin enerji kaynağı oluyor 🙂 yani ödediğim emlak vergisi ne işe yarıyor biri açıklarmı? karşılığında ne alıyorum. elektrik faturasındaki vergiler ne? atık su vergisi ne demek? ssk’ya gittiğimde “sağlık karnen bitmiş 5 ytl ver yenisi verelim” ne demek? maaşımdan kesilen ssk giderleri nereye gidiyor. ilacı alırken ödediğim fark ne? ya da alamadığım ilacı neden alamıyorum, az ssk vergisimi ödüyorum acaba?
neyse konuyu fazla dağıttım ama “türkiye’nin petrolü vergidir” denince vücudumdaki kan beynime çıkmıştı. yeri gelince yarama basılmış oldu kusura bakmayınız. gidip bi sakinleştirici yazdırayım doktora, gerçi ssk ödemeyecek ama olsun. sağlık karnesi bitince 5 ytl verip yenisini alacak kadar malım çünkü..
Emre KOZAN ® sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.